Tanrı’nın Kendi Halkı Arasındaki Varlığı

Mesih, halkının ortasında Tanrı’nın varlığının nihaî tezahürüydü. Elçi Yuhanna bize şöyle der: “Söz beden aldı ve aramızda konut kurdu” (Yuhanna 1:14, benim çevirim). Mesih geldiği için, Tanrı artık insan eliyle yapılmış bir çadırda değil, halkının tapınağında yaşamaktadır: “Siz de Ruh aracılığıyla Tanrı’nın konutu olmak üzere hep birlikte Mesih’te inşa ediliyorsunuz” (Efesliler 2:22). Bizler, yani kilise hem bireysel hem de toplumsal olarak, Tanrı’nın son tapınağı, son konutuyuz. Tanrı yasanın kopyasını Buluşma Çadırı’ndaki sandığın içine yerleştirdiği gibi, yasayı da yüreklerimize yazar (Yeremya 31:33–34). Tanrı yasasını, konutu olan yüreklerimize yerleştirir.

Tanrı’nın mesken tuttuğu varlığına ilişkin imgeler Vahiy kitabının birkaç kilit noktasında karşımıza çıkar. Yuhanna Vahiy’de yedinci borazanın sonunda göklerin açıldığını ve göksel tapınağın ortaya çıktığını, şimşekler çakarken, gök gürlerken, yer sarsılırken Tanrı’nın Sina Dağı’ndan inip Buluşma Çadırı’nda halkının arasına gelişini anımsatan terimlerle yazar (Vahiy 11:15–19; krş. Mısır’dan Çıkış 20:18). Ancak bu görkemli imgeler Vahiy kitabının sonunda, Yuhanna kutsal kentin, yeni Yeruşalim’in gökten indiğini gördüğünde de karşımıza çıkar. Yuhanna, ‘güveyi için süslenmiş bir gelin’ olarak tanımlanan şehir-tapınak gibi, halkı arasında var olan ruhsal bağı aktaran iki imgeyi harmanlar. Tanrı’nın her şeyin son bulacağı yere gelişinin hemen ardından, Yuhanna tahttan gelen yüksek bir sesin şöyle dediğini kaydeder: “İşte, Tanrı’nın konutu insanların arasındadır. Tanrı onların arasında yaşayacak. Onlar O’nun halkı olacaklar, Tanrı’nın kendisi de onların arasında bulunacak” (Vahiy 21:2–3). Sandığın inşası için verilen talimatları çağrıştıran terimlerle de şunları okuruz: “Artık hiçbir lanet kalmayacak. Tanrı’nın ve Kuzu’nun tahtı kentin içinde olacak, kulları O’na tapınacak” (Vahiy 22:3).

Başka bir deyişle, Sina’nın eteklerindeki olaylar ve Antlaşma Sandığı’nın yapımı, Tanrı’nın kendi halkının arasında yaşayacağı, Mesih’in ilk gelişiyle gerçekleştiğini görmeye başladığımız, şu anda içimizde yaşayan Kutsal Ruh’un çalışmasıyla zevk aldığımız ve son günde, Üçlü-Birlik Tanrı’nın huzurunda fiziksel olarak yaşadığımızda tam olarak gerçekleşmesini ve doruğa ulaşmasını dört gözle beklediğimiz bir zamanın habercisiydi.