Yeni Antlaşma’nın Işığında Kandillik ve Yağ

Gerçek Işık Olarak İsa

Bence Mesih ve kandillik arasındaki ilk bağlantı Mesih ve ışık arasındaki bağlantıda ortaya çıkar. Yuhanna kendi Müjdesi’nde şöyle yazar: “Yaşam O’ndaydı ve yaşam insanların ışığıydı. Işık karanlıkta parlar. Karanlık onu alt edemedi” (Yuhanna 1:4–5). İsa ayrıca güçlü bir şekilde şunu da belirtir: “Ben dünyanın ışığıyım. Benim ardımdan gelen, asla karanlıkta yürümez, yaşam ışığına sahip olur” (Yuhanna 8:12). Bizler ruhsal karanlıkta yaşıyoruz ve bize görme yeteneği veren ve yolumuzu aydınlatan dünyanın ışığı olan Mesih’tir. O halde, Buluşma Çadırı’nın kandilliği üzerinde düşünürken, zihinlerimiz bizi karanlıktan kurtaran gerçek ışık olarak Mesih’e yönelmelidir.

Eğer kurtarıldıysak ve Mesih’in benzeyişine dönüştürülüyorsak, o zaman bu, insanların önünde Mesih’in ışığını yansıtmamız ve parlatmamız gerektiği anlamına gelir. Bu, Mesih’in Dağdaki Vaazında okuduğumuz bir husustur. Mesih’in dünyanın ışığı olarak nitelendirildiğini unutmayın, yine de bu Mesih’in öğrencilerine söylediği tanımın aynısıdır: “Dünyanın ışığı sizsiniz. Tepeye kurulan kent gizlenemez. Kimse kandil yakıp tahıl ölçeğinin altına koymaz. Tersine, kandilliğe koyar; evdekilerin hepsine ışık sağlar. Sizin ışığınız insanların önünde öyle parlasın ki, iyi işlerinizi görerek göklerdeki Babanız’ı yüceltsinler!” (Matta 5:14–16).

Kandillik Mesih’e ve kiliseye işaret eder

Tüm bu imgelerin — Tanrı’nın varlığıyla ilişkilendirilen ışık — Buluşma Çadırı (ya da tapınak), kandillik ve Mesih’in ışığını parlatan Tanrı halkı — Vahiy kitabında bir araya geldiğini açıkça görürüz. Elçi Yuhanna görümünü ilk aldığında yedi altın kandil gördüğünü ve bunların ortasında insanoğlu İsa Mesih’e benzer birinin durduğunu yazar. İsa Yuhanna’ya şöyle dedi: “Korkma! İlk ve son Ben’im. Diri Olan Ben’im. Ölmüştüm, ama işte sonsuzluklar boyunca diriyim. Ölümün ve ölüler diyarının anahtarları bendedir” (Vahiy 1:17–18). Yuhanna daha sonra bize kandilliklerin ‘yedi kilise’ olduğunu söyler (Vahiy 1:20).

Burada Yuhanna, göksel tapınakta yedi kandilliğin ortasında duran Mesih’in görümünü görür. Mesih bir elinde yedi yıldız tutmakta, yüzü güneş gibi parlamakta ve yedi kandilliğe bakmaktadır. Buluşma Çadırı’ndaki kandillikte gördüğümüz imgelerin aynı kolajını Vahiy’de de tekrarladığımıza inanıyorum. Mesih’in varlığına, kandillerden, yıldızlardan ve güneşten söz edildiğine ve doğal olarak ortamın Mesih’in ışığıyla yıkanan göksel tapınak olduğuna özellikle dikkat edin. Aynı zamanda Yuhanna’nın kandillikleri yazacağı yedi kiliseyi temsil edecek şekilde tanımladığına da dikkat edin. Dolayısıyla, bölümün başında da söylediğim gibi, Buluşma Çadırı’na baktığımızda Mesih’in ve kilisenin gölge resmine bakıyor olduğumuzu her zaman aklımızda tutmalıyız.

Bu durumda Kutsal Kitap’ın kendisi kiliseyi kandillerle açıkça özdeşleştirir. Vahiy kitabındaki resim, Mısır’dan Çıkış kitabındaki Buluşma Çadırı’nda gördüğümüz resme çarpıcı bir şekilde benziyor. Tıpkı başkâhin Harun’un Buluşma Çadırı’na girip kandilliğe bakarak onun hem gece hem de gündüz aydınlanmasını sağladığı gibi, burada da Mesih’in yedi kandilliğe, yani kiliseye baktığını ve onların hem gece hem de gündüz kendi görkeminin ışığıyla aydınlanmasını sağladığını görüyoruz. Ancak fark etmemiz gereken şey, kilisedeki bizlerin önemli bir soruyla karşı karşıya olduğumuzdur: Mesih’in yüceliğinin ışığını dünyanın önünde parlatacak mıyız?

Mesih kilisenin iyi işlerini bir kandilin ışığına benzetmiştir. Peki, kurtuluşumuzu hak etmek ya da insanları hoşnut etmek için olmasa da iyi işler yapmayı arzuluyor muyuz? Daha ziyade, etrafımızdaki dünyanın Mesih’in yüceliğinin ışığını görmesi için iyi işler yapmayı, Tanrı’nın yasasına itaat etmeyi arzuluyor muyuz? Dünya kiliseye baktığında ne görecek? Cinsel ahlaksızlık, iffetsizlik, şehvet düşkünlüğü, putperestlik, büyücülük, düşmanlık, çekişme, kıskançlık, öfke patlamaları, çekişmeler, ayrılıklar, bölünmeler, kıskançlık, sarhoşluk, çılgın eğlenceler ve benliğin işlerine benzer şeyler mi görecek (Galatyalılar 5:19–21)? Kilisenin birçok kesiminde dünyanın gördüğü tam olarak budur; çünkü kilise, Müjde’nin ışığı aracılığıyla zihinlerinin yenilenmesiyle dönüşmek yerine, bu dünyanın düzenine uymuştur.

Oysa Mesih’te kalırsak ve Ruh içimizde kendi meyvesini verirse, o zaman dünya kiliseye bakacak ve sevgi, sevinç, esenlik, sabır, iyilik, bağlılık, yumuşak huyluluk ve özdenetim görecektir (Galatyalılar 5:22–23). Eğer hayattaki başlıca arzumuz Tanrı’yı yüceltmek ve O’ndan sonsuza dek zevk almaksa, o zaman arzumuz iyi işlerimizle insanların önünde Mesih’in yüceliğinin ışığını parlatmak olacaktır. Hakarete uğradığımızda öbür yanağımızı çeviririz. Sevilmediğimizde ya da nefret edildiğimizde sevgiyle karşılık veririz. Ayartılmayla karşı karşıya kaldığımızda oradan kaçarız. Başkalarının ihtiyaç içinde olduğunu gördüğümüzde, dua, sevgi, teselli ve yiyecek, para ve giyecek sağlayarak ruhsal ve fiziksel olarak buna müdahale ederiz. Bu, Mesih’in bizi görkeminin kandili olarak parlamaya çağırdığı ışıktır.

İsraillilere dünyanın zaman yapısını — yedi gün, yedi yıl, Özgürlük ile biten yedi şabat yılı — hatırlatan kandilin üzerindeki yedi ışığın kilisenin etkinliğinde de yer alıp almadığını düşünmeden edemiyorum. Kilise olarak bizler, yedi kandil, her Rabbin Günü Mesih’in huzurunda ibadet için bir araya gelirken zamanın geçişini işaret etmeye devam ediyoruz. Olağan ibadetlerimizde bile, eğer kilise Rabbin Günü’nü sadece Mesih’e adanmış bir gün olarak gerçekten gözlemleseydi, dünya bunu fark ederdi. Aynı zamanda Mesih’in, yüceliğinin ışığını göstermeyen kiliselere acı çektirmeyeceğini de bilmeliyiz. Mesih, Yuhanna’ya Efes’teki kiliseye bir uyarı yazdırmıştır: “Ne var ki, bir konuda sana karşıyım: Başlangıçtaki sevginden uzaklaştın. Bunun için, nereden düştüğünü anımsa! Tövbe et ve başlangıçta yaptıklarını sürdür. Tövbe etmezsen, gelip kandilliğini yerinden kaldırırım” (Vahiy 2:4–5). Mesih kendi görkeminin ışığını yaymayan kiliseleri, yani kandillikleri ortadan kaldırabilir ve kaldırmaktadır.