Buluşma Çadırı

İç Perde (1–6. Ayetler)

1–6 ayetlerinde Tanrı pahalı kumaştan dokunacak on perdenin yapımı için gerekli talimatları verir. Bu on perde beş takım çift perde oluşturacak şekilde eşleştirilecekti — perde takımlarının her bir perde ucunda elli ilmek ve elli altın tutturucu ile birleştirilerek tek bir kesintisiz kumaş uzunluğu oluşturması gerekiyordu. Tek parça kumaş yukarıdan aşağıya yaklaşık 18 metre uzunluğunda ve 13 metre yüksekliğinde olacaktı.

Dış Perde (7–14. Ayetler)

Buluşma Çadırı’nın iç katmanını korumak için İsraillilerin keçi derisinden bir dış koruyucu katman yapmaları gerekiyordu. Bu ikinci katman, pahalı iç katmanı rüzgâr, güneş, yağmur, toz vb. unsurlardan koruyacaktı.

Çerçeveler (15–25. Ayetler)

1–14 ayetlerinde tarif edildiğini gördüğümüz perdeler, bir dizi çerçeve ya da ‘çadır çerçevesi’ diyebileceğimiz şey tarafından yerinde tutulacaktı. Bunlar, gümüşten yapılmış kaidelere yerleştirilecek ve çapraz kirişlerle birbirine bağlanacak olan bir dizi dikey destekti. Çerçeveler, Buluşma Çadırı’nın diğer eşyaları gibi akasya ağacından yapılacak ve üzerleri altınla kaplanacaktı. Destekler yaklaşık 4,5 metre yüksekliğinde ve 60 santimetre eninde olacaktı.

Çapraz Kirişler (26–30. Ayetler)

15–25 ayetlerindeki çerçevelere benzer şekilde inşa edilecek bir dizi çapraz kiriş vardı. Bu çapraz kirişler çerçevelere birleştirilecek ve bir kez bağlandıktan sonra iç ve dış perdelerin asılacağı dikdörtgen çadırı oluşturacaktı. Günümüzdeki çadırlar gibi, bu tür bir yapı da taşınabilirlik özelliğine sahipti.

Buluşma Çadırı’nın Planı (31–37. Ayetler)

Metnin bu bölümünde Tanrı İsrailliler’e Buluşma Çadırı’nın temel planını verir. Buluşma Çadırı, İsrailliler’in Antlaşma Sandığı’nı yerleştirecekleri en kutsal yere ya da bizim kutsalların kutsalı olarak bildiğimiz yere sahip olacaktı. En kutsal yeri ayıran, üzerinde işlemeli meleklerin bulunduğu mavi bir perde vardı. En Kutsal Yer’in hemen dışındaki odada kuzeyde buhur sunağı, huzur ekmeği için masa ve güneyde altın kandillik vardı.

Amaç ve Önem

Boyutlarını ve yapısının doğasını göz önünde bulundurduğumuzda, Buluşma Çadırı’nın amacı ve önemi ne olabilir? Buluşma Çadırı’yla ilgili talimatları açıklayan ilk anlatıma geri dönelim. İsrailliler’in bu çadırı, Tanrı’nın halkının arasında yaşayabilmesi için inşa etmeleri gerekiyordu: “Aralarında yaşamam için bana kutsal bir yer yapsınlar” (Mısır’dan Çıkış 25:8). Tam anlamıyla Buluşma Çadırı, Tanrı’nın halkıyla birlikte olduğunu, ‘İmmanuel’ olduğunu görsel olarak hatırlatacaktı (Matta 1:23).

Aslında, Buluşma Çadırı’nın yapımının sonunda Tanrı’nın varlığı gündüzleri bir bulut sütunu, geceleri de bir ateş sütunu şeklinde Buluşma Çadırı’nın üzerine yerleşti: “Konut, yani Levha Sandığı’nın bulunduğu çadır kurulduğu gün üstünü bulut kapladı. Konutun üstündeki bulut akşamdan sabaha dek ateşi andırdı. Bu hep böyle sürüp gitti. Konutu kaplayan bulut gece ateşi andırıyordu” (Çölde Sayım 9:15–16). O halde, Buluşma Çadırı’nın bu konudaki önemini kesinlikle görebiliyoruz — Buluşma Çadırı Tanrı’nın aralarındaki varlığının görünür bir hatırlatıcısıydı. Bununla birlikte, Buluşma Çadırı’nın göksel tapınağın bir kopyası olduğunu da asla unutmamalıyız.

Öncelikle bizzat yaratılışın kendisiyle ilgili birkaç şeyi ele alalım. Kutsal Kitap’ın tüm yaratılışı Tanrı için bir tapınağa benzettiğini bilmeliyiz. Mezmur yazarı Tanrı’nın kendisini bir giysi gibi ışıkla örttüğünü ve gökleri bir çadır örtüsü gibi uzattığını yazar (Mezmur 104:2). Peygamber Yeşaya da yaratılışı Tanrı için bir tapınağa benzetir. “Gökkubbenin üstünde oturan RAB’dir, Yeryüzünde yaşayanlarsa çekirge gibidir. Gökleri perde gibi geren, Oturmak için çadır gibi kuran O’dur” (Yeşaya 40:22). Yeşaya bir kez daha şöyle der: “RAB diyor ki,”Gökler tahtım, Yeryüzü ayaklarımın taburesidir. Nerede benim için yapacağınız ev, Neresi dinleneceğim yer?” (Yeşaya 66:1).

Kutsal Yazılar’daki bu ifadeleri göz önünde bulunduran yorumcular, Buluşma Çadırı’nın iç perdesinin gökyüzünü andırması için mavi olduğunu söylerler. En Kutsal Yer’i Buluşma Çadırı’nın geri kalanından ayıran perdenin de mavi olması gerekiyordu. Hatırlarsanız, Hezekiel görümünde Tanrı’nın tahtını gördüğünde, gökyüzüne baktı ve keruvları ve keruvların üzerinde de Tanrı’nın tahtını gördü (Hezekiel 1). Bu, en kutsal yeri Buluşma Çadırı’nın geri kalanından ayıran mavi perdeyle aynı fikirdir. Dahası, ileriki bölümlerde göreceğimiz üzere, Buluşma Çadırı’nın dışında, aslında büyük bir havuz olan tunç bir leğen de vardı. Araştırmacılar bu tunç leğeni, Tanrı’nın gökteki tahtının önünde duran su birikintisiyle, yani camdan denizle ilişkilendirirler (bkz. Vahiy 4). Bu örüntü yaratılışta da tekrarlanır, çünkü insan elbette suların yanında bulunan kupkuru topraktan egemenlik sürecekti.

Bir önceki bölümde altın kandilliğin evrenin ışıkları olan güneş, ay ve yıldızlarla nasıl bağlantılı olduğunu da görmüştük. Bu nedenle, yaratılışın kendisinin makro kozmik bir tapınak olduğu ve Buluşma Çadırı’nın da göklerin ve yerin minyatür bir versiyonu olan mikro kozmik bir tapınak olduğu sonucuna varabiliriz. Aslında Yahudi tarihçi Josephus, Buluşma Çadırı’nın ‘evrenin temsili ve benzeri olarak tasarlandığını’ söylemiştir (Antiquities 3.180). Yeni Antlaşma’ya geçtiğimizde ve Mesih’in vahyinin ışığında Buluşma Çadırı’nın önemini değerlendirirken bunları aklımızda tutmamız gerekir.