Yeni Antlaşma’nın Işığında Buluşma Çadırı
Mesih ve Buluşma Çadırı arasındaki doğrudan bağlantıyı fark etmemiz gerekmektedir. Buluşma Çadırı, Tanrı’nın halkının arasındaki varlığının görünür işaretiydi. Elçi Yuhanna, Müjde’sinin açılış bölümünde bu çadır imgesini ele alır: “Ve Söz beden alıp aramıza yerleşti ve biz O’nun yüceliğini, Baba’dan gelen, lütuf ve gerçekle dolu biricik Oğul’un yüceliğini gördük” (Yuhanna 1:14, çeviri bana ait). Tıpkı görkemli bulutun Buluşma Çadırı’nın üzerine indiği gibi, Mesih, yani Immanuel de Tanrı’nın halkının arasına indi ve O’nun görkemi, Üçlü-Birlik Rabbinin görkemi, çöldeki Buluşma Çadırı’nda olduğu gibi O’nun üzerine indi. Tanrı artık halkının arasında bir çadırda değil, insan etinde ve kemiğinde bulunuyordu — İsa Mesih tamamen Tanrı ama aynı zamanda tamamen insandır.
Aynı tema, Tanrı’nın konut kurmuş varlığı, Pentikost’taki olaylarda da karşımıza çıkar. İlkin, bizim Tanrı’nın tapınağı, Üçlü-Birlik Rabbimizin son konutu olduğumuzu bir kez daha hatırlayın. Elbette Mesih baş köşe taşıdır: “Böylece artık yabancı ve garip değil, kutsallarla birlikte yurttaş ve Tanrı’nın ev halkısınız. Elçilerle peygamberlerden oluşan temel üzerine inşa edildiniz. Köşe taşı Mesih İsa’nın kendisidir. Bütün yapı Rab’be ait kutsal bir tapınak olmak üzere O’nda kenetlenip yükseliyor. Siz de Ruh aracılığıyla Tanrı’nın konutu olmak üzere hep birlikte Mesih’te inşa ediliyorsunuz” (Efesliler 2:19–22). O halde, Kutsal Ruh’un varlığı tarafından kuşatılmış durumdayız.
Ancak ikinci olarak, Kutsal Ruh’un Pentikost’ta kilisenin üzerine ilk kez geldiği zamanı hatırlayın: “Ansızın gökten, güçlü bir rüzgârın esişini andıran bir ses geldi ve bulundukları evi tümüyle doldurdu. Ateşten dillere benzer bir şeylerin dağılıp her birinin üzerine indiğini gördüler. İmanlıların hepsi Kutsal Ruh’la doldular, Ruh’un onları konuşturduğu başka dillerle konuşmaya başladılar” (Elçilerin İşleri 2:2–4). Tıpkı bulut ve ateş sütununun çölde kurulan çadırın üzerinde durduğu gibi, ateşin de öğrencilerin üzerinde durması, onların Tanrı’nın tapınağı olarak artık Kutsal Ruh’un varlığına sahip olduklarını, Tanrı’nın bizzat kendi varlığının içlerinde yaşadığını gösteriyordu.
Buluşma Çadırı’nı düşündüğümüzde, Tanrı’nın halkıyla birlikte varlığını sürdürmesi üzerine derin derin düşünmeliyiz. Tanrı’nın İsrail’in ortasında mesken tuttuğunu hatırlayın — Tanrı bir çadırda yaşıyordu çünkü halkına vaat edilen topraklara yolculuklarında eşlik ediyordu. Onlara, Tanrı’nın İbrahim, İshak ve Yakup’a vermeyi vaat ettiği topraklara, dünyadaki son istirahat yerlerine götüreceğine dair güvence ve vaat vermişti. Kendisini terk etmek için defalarca girişimde bulunsalar bile Tanrı halkını terk etmedi. Orada, İsrail’in ordugâhının ortasında, Tanrı Buluşma Çadırı’nda yaşar, halkına eşlik eder, onları korur ve rehberlik ederdi. Aynı şey günümüzde bile Tanrı’nın halkının arasında bulunuşu için söylenebilir. Tanrı, Oğlu İsa Mesih’in şahsında gelmiş ve halkının arasına yerleşmiştir. Şimdi de Mesih, Kutsal Ruh’un şahsı ve etkinliği aracılığıyla halkının ortasında ikamet etmeye devam etmektedir. Mesih halkının yüreklerinde yaşamaktadır. Tıpkı Tanrı’nın İsrail’e vaat edilen topraklara kadar eşlik etmesi ve onların ortasında mesken tutması gibi, Mesih de Kutsal Ruh’un bedensel varlığıyla bizim aramızda mesken tutar. Elbette aradaki en büyük fark, Tanrı’nın artık insan yapımı bir çadırda değil, bizim içimizde yaşıyor olmasıdır!
O bizi sadık bir şekilde hedefimize — gerçek vaat edilmiş topraklara — Siyon Dağı’na, yani cennete götürüyor. Bu asla yalnız olmadığımız anlamına gelir! Kendimizi yalnız hissettiğimiz, Mesih’i hiçbir yerde bulamayacağımızı düşündüğümüz zamanlar da gelebilir. Ancak, Buluşma Çadırı’nın gölgesinden ve Mesih’in gelişinden bildiğimiz üzere, Kutsal Yazılar’ın gerçeğinin, Mesih’in halkı arasındaki kalıcı varlığının kuşkularımız ve korkularımız tarafından boğulmasına izin vermemeliyiz. Mesih’in şu vaadini hatırlayın: “Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin; onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un adıyla vaftiz edin; size buyurduğum her şeye uymayı onlara öğretin. İşte ben, dünyanın sonuna dek her an sizinle birlikteyim” (Matta 28:19–20).
Öyleyse, belki de depresyon, stres, korku ya da kaygı nedeniyle Mesih’i bulamıyormuşuz gibi hissettiğimizde, Mesih’e yaklaşalım — Mesih’in yanı başımızda olduğunu kabul edelim. Tanrı Sözü’nü alın ve okuyun — çünkü Mesih bizimle Kelam aracılığıyla konuşur. Kelam bize Mesih’in uzakta değil, yüreklerimizin içinde olduğunu hatırlatır. Tanrı’nın tahtına erişebildiğimiz için diz çöküp dua etmeliyiz. Mesih’in bizi asla terk etmeyeceğinden, bizi asla yüzüstü bırakmayacağından, Kutsal Ruh’un gücüyle her zaman tapınağında, yani kilisede yaşayacağından emin olun. İleriye bakabileceğimiz daha da büyük bir umudumuz var.